Bir Bağlanma Hikayesi: Rahimden Dünyaya
- psksevgikilinc
- 14 Oca
- 2 dakikada okunur

“Çocuk o anlamaz,” dediğimiz bir yerden, rahimdeki bir bebeğin bile anlayabildiğini öğrendiğimiz bir noktaya geldik. Ne kadar gerilere gittikçe, aslında bağlanma ilişkisinde ne kadar ilerlediğimizi fark ediyoruz. Gelişimde geçmişe inmek, bağlanmada geleceğe sağlam bir köprü kurmamıza olanak sağlıyor.
Bağlanmanın oluşması için olağanüstü çabalar ya da mükemmel koşullar gerekmez. Bir ebeveyn olarak her zaman pozitif olmanız şart değil. Çünkü bağlanma; zaman zaman yorulabileceğiniz, bazen yaralar alabileceğiniz, ama her defasında onarıp iyileştirebileceğiniz bir ilişki yapılanmasıdır.
Hamilelikten başlayalım. Dokuz ay boyunca her günün mükemmel geçmesi imkânsızdır. Mide bulantısı, aşermeler, kilo artışı, uykusuzluk, şişkinlik, hareket zorlukları… Bir yandan kariyeriniz, eşinizle ilişkiniz, cinsel deneyimleriniz gibi pek çok alanla uğraşırken bazı duygularınız zorlaşabilir. Belki de hamilelik haberini ilk aldığınızda buna hazır hissetmiyordunuz ve bu haber sizi derinden sarsmış olabilir. Rahminizi ya da kendinizi suçlamış olabilirsiniz. Tüm bu zorlayıcı hisler, bağlanmayı güçleştirebilir, hatta bazen gözden kaçmasına neden olabilir.

Ancak, bebeğiniz nasıl rahminizde dünyaya hazırlanıyorsa, siz de onunla birlikte bu yolculuğa hazırlanıyorsunuz. Bağlanma rahimde başlar. Bebeğiniz, sizin yediklerinizle beslendiği gibi hissettiklerinizle de hislenir. Yediklerinize dikkat ettiğiniz gibi, hissettiklerinize, söylediklerinize de dikkat etmek önemlidir.

Rahimdeki bebeğiniz kelimelerinizi anlayamayabilir, ama ses tonunuzun yumuşaklığını, sevginizi hissedebilir. Kelimelere dökemese de güvenli bir ortamın ne demek olduğunu sinir sistemiyle öğrenir.
Hamilelik sırasında bebeğinizin bazı davranışlarını hatırlayın. Örneğin, gece uyurken sürekli tekme atıyorsa, bu sizin rahat olmadığınız bir pozisyonda onun da rahatsız hissetmesinden olabilir. Yüksek sesler, huzursuz anlar, gebelikte yaşanan zorluklar…
Tüm bunlar içeride dünyaya hazırlanan bir bebek tarafından hissedilir ve kaydedilir. Doğduğunda bunu kelimelerle anlatamayabilir, ama hisleriyle size gösterebilir.
Hamilelikte her şeyi kontrol edemeyebilirsiniz. Zorlandığınız, bıktığınız, üzüldüğünüz anlar olabilir. Bebeğinizi istememiş olduğunuzu düşünerek kendinizi suçlayabilirsiniz. Ancak, bu dünyanın sonu değildir. Bebeğinizle bu zorlukları yaşamış olsanız da ona tekrar güvende olduğunu, sevildiğini, beklendiğini hissettirebilirsiniz.
Bunu başarmak için birkaç önerim var:
Onunla Konuşun: Sakin, yumuşak bir ses tonuyla onunla iletişim kurun.
Müzik Dinleyin: Yavaş ve huzurlu ritimlere sahip müzikler dinleyerek hem kendinizi hem bebeğinizi rahatlatın.
Karnınıza Dokunun: Ona dokunduğunuzu hayal ederek karnınıza nazikçe dokunun.
Nefesinizi Düzenleyin: Derin, sakin nefesler alın. Bu hem sizin sinir sisteminizi hem de bebeğinizin sakinleşmesini sağlar.
Hareket Edin: Yürüyüş yapın, yoga gibi hafif egzersizlerle hem bedeninizi hem zihninizi rahatlatın.
Bu basit görünen adımlar, aslında kocaman birer adımdır. Çünkü bağlanma rahimde başlar ve dünyaya gelen her bebek sevilmeyi, onurlandırılmayı hak eder.
Bebeğini kucağına almayı bekleyen her ebeveynin, sağlıklı bir şekilde bu mutluluğa kavuşması dileğiyle.